O kadar zor ki; o kadar zor ki bunca pisliğin içinde kendini öldürmemek! O kadar zor ki kendin bunu düşünürken sevdiğin insanı bundan vazgeçirmeye çalışmak! O kadar yorucu ki çevredekilerin mutluluğunu, hüznünü, hayretini dinlemek, tebrik etmek, teselli etmek ve daha fazlasını beklememelerini ummak. O kadar zor ki... O kadar zor ki sen -5'ten, diğerleri 0'dan başlayıp 10'da buluştuğunuzda ne kadar yorulduğunu söyleyememek. Çünkü onlar 11'e ulaştığında senden yüce bir saygı bekliyor ve sen nefes almakta güçlük çekiyorsun o an. Kimsenin gözünde senin ne kadar yol yürüdüğünün bir değeri yok, elde ettiklerin kadarsın. Senin zihnin her dakika o spiralin katlarını gezip duruyor, durmadığı tek yer olması gereken yer. Onların zihni spirali istikrarlı geziyor, senin yerin yurdun bile yok. Öyle zor ki senin kanayacak başka yerin kalmamışken birinin kesik parmağına üflemek. Öyle zor ki sıkıntının ağırlığı kadar bağırmadığın takdirde insanların senden bir şeyler beklemeyi bırakmasını istemek içten içe. Öyle zor ki nefes almak için başkalarının oyun alanı olmuş hayatında kendine biraz alan açmaya çalışmak. Çok zor 'gidin' demek, 'gidin başımdan'. Herkes kendi hayatının merkezinde yaşarken, sen kendi hayatına başkası dışında merkez yaratmaya çalışırken sana kara çalınmasına kızmamak zor. Hep diyorum ya, her şey zıttıyla var. Zor gerçekten senin yalnızca onlarla var olmanı istedikleri için seni hep kendilerine zıt yere koşullandırıp asla kendileriyle aynı olmamanı istemeleri. Halbuki her şey zıttıyla var ama o zıt hep sende olmalı başkasında değil. Hücrelerin ölüm diye bağırırken ve tek seçeneğin yaşam inşa etmeye çalışmakken o yaşamı hayal dahi edememek zor.
top of page
Post: Blog2_Post
bottom of page
Comments